29 Ekim 2010 Cuma

Bozulmaktaki Türkçe'miz..

Gün geçtikçe dilimiz ne yazık ki içler acısı bir hal alıyor. Sokağa çıktığımızda, etrafta tabelalar, konuşulan şeylerin, şehrin neredeyse yarısı yabancı dilde. Çay bahçesi veya Kahve yok artık hiçbir yerde. Café var. Pub var, bar var.. 40 yıllık pastanelerimiz bile "patisserie" olmuş durumda. Kuaförlerimiz Coiffeur oldu. Araçlarımız doğan, şahindi eskiden şimdi hepsi ultra mega thunder oldu. Televizyondaki reklamlar ingilizce olunca daha bir ilgi çekici ve karizmatik oluyor. Halkla ilişkiler ve pazarlama uzmanlarının umrunda değil ki Türkçemiz bozulmuş! Önemli olan müşteri toplamak.. Daha da önemlisi karizma yapmak.

Bir yazılımcı olarak bilgisayar kavramları arasında boğuşup dururken elbet ki Türkçe-İngilizce birbirine çok karışıyor ve tarzanca diye nitelendirdiğim bir garip dil ortaya çıkıyor. Fakat günlük dilde konuşurken biraz da olsa dikkat etmeye çalışıyorum. Elimdeki A ürününü B ürünüyle "change" yapmıyorum örneğin. Ama dediğim gibi ; Bir projede milestone yerine "mihenk taşı" diyorum, ne yazık ki derdimi anlatamıyorum. Mecburen ben de milestone diyorum dilimi yuvarlaya yuvarlaya.. Günlük konuşmamız içinde de Türkçe sözlüğümüzde olmayan o kadar çok kelime var ki... Hangisini söyleyeyim?

Türkçemize sahip çıkmalıyız, durum git gide kötüleşiyor yoksa...

1 yorum:

  1. Yazdıklarının hemen hemen hepsine katılıyorum. Gidişat çok iyi değil. Ama terimsel ifadeler konusunda çok da katı değilim. "Yazılım"a "software" demek çok itici, ama örneğini verdiğin "milestone" orada terim olarak geçtiği için çok yanlış olduğunu düşünmüyorum. Çünkü onlar ortak olarak anlaşılmış terimler. Terimsel ifadelerin(bu ifade doğru mu çok emin değilim :)) ingilizce kullanılmasından çok rahatsız olunmaması gerektiğini düşünüyorum.
    Ok? :)

    YanıtlaSil

Yorumunuzu esirgemeyiniz..